238

Hiçbir zaman yataktayken tavana bakmam. Hele tavana bakarak uykumun gelmesini beklemem, düşüncelere dalmam. Yan yatarım genelde, odamı izlerim falan… Bir keresinde acaba nasıl bir his diye bakmıştım, düşüncelere dalmaya çalışmıştım. Onda da çok yabancılamıştım zaten. Tavan neymiş, peh.

237

Avlanmaya çıkmış, 3-4 kişi yan yana ilerliyoruz. Ağaçların arasında geyik gördüm, daha bizi fark etmemişti. Heyecandan nefesimi tuttum, kalbim hızlandı, sadece onu görüyordum. Çıtırtıyı duyduk, nerden geldiğini düşünmedim, sadece onun duymuş olmasından korkmuştum. Kulaklarını oynattı, kafasını kaldırdı…

O an “yapmalıyım” diye düşünürken tüfeğim çoktan omzuma varmış sayılırdı. Aramızda mermiye engel olabilecek hiç bir şey yoktu, sadece dümdüz bir ağaç koridorunun bir ucunda o, bir ucunda ben. Nişan almama bile gerek yoktu, tetiği çektiğim anda büyük ihtimal vururum diye düşündüm.

Nefesimi yavaşça verip tetiğe basarken aramıza bir karartı girdi. Onu kaybetmemeliydim, ne vardı sanki diğerlerine haber vermeyip tek başıma vurmasam? Aramıza giren engel her neyse mermi onu geçip hedefe ulaşabileceğini biliyordum, zaten yarıya kadar basılı olan tetiği tamamen çekerken kendimi sarsıntıya hazırlamak için heyecandan odağını yitirmiş gözlerim hafiften kendine gelince O’nun aslında ne olduğunu fark ettim.

Tüfek tepti, kanlar saçıldı… Tam o sırada önümden geçiyormuş, o beni ben onu görmemişiz. Kanlar havada yavaş çekim etrafa sıçrarken, daha “nasıl yapabildim” diyemeden ailesini, bundan sonra ne yapacaklarını, karısının onu görmek istediğinde hala gözümün önünde uçuşan beyin parçalarını görünce neler hissedeceğini düşündüm…



Kendime geldiğimde banyoda, gözlerim kocaman olmuş ve nefesimi tutmuş şekilde yere bakarken buldum.
Hayalimin hayallerine hoş geldin!

236

Sevgili Mor ve ötesi, seni azını burnunu kıracak kadar çok seviyorum lan!