634

Küçükken yepis yeni, üstünden 1 araba dahi geçmemiş, bal dök yala asfaltta yokuş aşağı 250m gittikten sonra o kazanılan hızın üstüne 12. viteste pedal desteği de verip kalan yaklaşık 1kmlik kaymak gibi yolu uçarcasına gitmiştim. O an düşünmüştüm bunu yapabilecek çocuk kaç tanedir ki diye, kendimi çok şanslı hissetmiştim. Hala da aklıma geldikçe ne şanslıydım lan diyorum, o hızda düşmemiştim bile…

633

Sigara yasağı olan yerlerde tütün çiğneyene ne yapıyorlar acaba? Çünkü o da tütün ürünü değil mi? Öyle yazıyor yasak posterinde, “tütün ürünleri tüketilmesi yasaktır” diyor.

632

Güvercinler otobüs, serçeler dolmuş.

631

Yazı yazarken cümleleri öyle bir sıralıyorum ki araya yeni cümle sıkıştırınca tüm düzen bozuluyor.

630

Otobüste yer verdiğim yaşlı insan, neden bir teşekkürü çok görüyorsun? Sanki ben yer vermesem sana yer veren çok da otobüslerde hiç ayakta kalmıyormuşsun gibi havalar falan? Yorgun, dalgın ve cam kenarında değilsem ya da otobüsün diğer ucunda değilseniz hepinize yer veriyorum ben, siz niye teşekkür etmiyorsunuz? Tipimi mi beğenmiyorsunuz ki? Öyleyse anlarım çünkü otobüste yanına en son oturulan insanım ben. Madem bir teşekkür bile etmeyeceksin oturma o zaman! Benim görevim mi sanki sana yer vermek? Değil ama size yer verince mutlu oluyorum, otobüsün kahramanı oluyorum, türümün tek örneği gibi hissediyorum. Sonra sen böyle sanki ben oradan kalkmamışım, sana yer vermemişim gibi pat diye oturunca da pişman oluyorum. Keşke sana yer vermeseydim de başka bir yaşlının binmesini bekleseydim boşa harcadım yerimi diye kendimi yiyorum. Görüyor musun bana neler yaptığını ha?!

Ancak bir de “aman evladım zahmet etme sen otur” diye itiraz edenler var. Onlar canım benim. Gülümserim, olsun siz oturun derim, hatta ben de ısrar ederim. Böyle olsanız ya siz de? Tek kelime istiyorum arkadaş, çoksa söyleyin daha da istemem, zaten yer de vermem.

Yalnız var ya, ben yaşlanınca hala uçan arabalarımız olmayacak ve hala otobüse binicez. Ha belki otobüsler şoförsüz olur ama uçmayacağından eminim. İşte o otobüste bana yer veren çıkmazsa çok koyar be. Dağıtırım o otobüsü lan!..

629

Kuşlar, çok gürültü yapıyorlar. Dışarıdaki gürültünün %bayabi’sini kuşlar çıkarıyor diye okumuştum, hatırlayamadım şimdi. Kuşların kendisinden rahatsız olduğumdan değil ama hakikaten camımdan içeri araba, komşu, çoluk çocuk gürültüsünden çok kuş sesi geliyor ve hepsi birbirine karıştığından sesler gürültü halini alıyor ama olmasa da çok tatsız tuzsuz olur lan. En basiti gece sessizliği bu kadar değerli olmazdı.

628

Otobüslerin içine motor sesi girmesin!

627

Sen ve ben ikimiz,
lcd’den evimiz

626

Herhangi bir mitinge, eyleme “NOLUYO LAN BURDA?!” yazılı pankartla katılasım var. Büyük ihtimal yapamıycam, benim yerime siz yapın.
Bir de “VURMASANIZA LAN!” yazılı tişört giyip gitmek lazım tabi…

625

Saat başına 5-10dk kala televizyonu açmayı hiç sevmiyorum. Genelde Cnbc-e, Discovery ve NatGeo izlediğimden ve bunlar programlarını saat başı yayınladıklarından bir açıyorsun program bitmeye yakın, o bitince de reklamlar 5dk, hiç güzel olmuyor. Zaten 10-20dk izliyorum ortalama, onu da programın sonunu izleyerek harcamak koyuyor, ben de zap yapıyorum napayım…

624

En çok sevdiğim tişörtümü giymeyi öyle özlemişim ki hem önünde çıkmayan diş macunu izi olması hem de solmasına rağmen dayanamadım giydim. Zaten çok da belli olmuyormuş o leke. Keşke aynısından bulabilsem de alıp koleksiyonuma koyabilsem temiz temiz…

623

Beni yürürken izlemek çok eğlencelidir bence.

622

Ne zamandı hatırlamıyorum, neler olmuştu hatırlamıyorum, nerdeydik hatırlamıyorum… Harun ve birkaç kişiyle buluştuk oturuyoruz, yanındaki o ara tam olarak kim olduğunu anlamadığım kızın ona bakışını gördüm. Yıllardır yakından dahi görmediğim o bakışı öyle çok özlemiştim ki onlar adına sevinirken kendime acımıştım. Yıllardır bana böyle bakan bir kişi bile yoktu, belki de uzun süre daha olmayacaktı. Çünkü o gün Harun’a en yakınımdaki insanın bana daha da yakınlaşmaya başladığını ancak uyuşamayacağımızdan dert yanmıştım.

Artık bana öyle bakan O insan aylar önce uyuşmayız, çok farklıyız, olmaz diye düşündüğüm O kız. Her ne kadar o aşk dolu bakışı birkaç ayda bir yakından görebilecek olsam da hiç koymuyor bu. Çünkü o bakışın verdiği tadı her gülüşünde, her kelimesinde, her anısında alıyorum artık.

Harun ve Ceren ise umarım uzun süre daha birbirlerine o şekilde bakmaya devam ederler…

621

Acaba çok eski insanların rüyaları nasıldı?

620

Ben ne olduğum gibi ne de göründüğüm gibi olabiliyorum. Hatta gerçekte ne düşündüğümü, istediğimi bile yansıtamadığım zamanlar oluyor. Böyle olunca da en yakınımdakiler bile neler düşünebileceğimi bilemiyor, beni tanıyamıyor.

619

Ben seni İstanbul’da sanıyordum, Kontes’de Ankara’da sanıyormuş. Meğersem Konya’daymışsın. Şaşırdık nasıl becermişiz de böyle farklı anlamışız diye.

Eee naber abi?

618

Yaklaşık iki haftadır hayatımın en güzel, garip, mutlu, tasasız, mantıksız günlerini yaşadığımdan hiç bir şey yazasım yoktu. Bu günlerin ardında güzel anılar, duygular, pişmanlıklar ama en ağırı özlem kaldı.

Şu anda kendimi o kadar boşta ve çelişkide hissediyorum ki şimdi ne yapacağımı bilememeye gidiyorum…

617

Şu an, o kadar duygusal, yalnız, sevgi dolu ve karamsarım ki az önce yazdığım yazı bunları ikiye katladı.

616

Evde yalnızım. Annemle babam torun görmeye gittiler. Şimdi onların yaptığı tüm rutin işleri ben yapıyorum. Yemeğimi ben yapıyorum, çöpü ben dışarı koyuyorum, perdeleri ben çekiyorum ayrıca yalnız olduğum anlaşılmasın diye her zaman yanan oturma odasının ışığını da yakıyorum… Bu kadar uzun süre yalnız kalmadığımdan baya değişik geliyor. Özellikle arada içeri gidip oturma odasının kapısında durup bizimkilere baktıktan sonra geri dönmek ne büyük bir şeymiş benim için onu anladım.

Bu arada değer monitörü kullanan olmadığından hep yapmak istediğim çift monitör olayını yaptım. Masamda biri 20” diğeri 22” iki monitör var ki zor sığdırdım. Birisinde msn varken diğerinde firefox olması hep istediğim bir şeydi.

615

Rüya olsaydı “keşke gerçek olsa” derdim ama ben 2,5 günde yaşadıklarımızı hala rüyaymış gibi hatırlıyorum. Öyle ki gerçekten rüya olmasından korktuğum anlar oldu.

Sen gel, hep boş oturalım…

614

En sonunda gidiyorum İstanbul’a be! Polisevinde yer ayırtmıştım, hatta orda ayırttım diye hakimevinde yer boşaldı dediklerinde gerek yok demiştim. Ama beyefendiler 2 gün kala iptal etmişler tüm rezervasyonları. Çok pis küfrettim bilesiniz olm! Bugün şansıma yakınlarda bir hotel buldum da rahatladım. Yoksa gece 8de orda olacağımdan hava karanlıkken otel arayacaktım. Böyle insanın başını sokacak bir yeri olmaması çok fena bir şey ya. Metallica konserine gittiğimizde de otel bulana kadar bir gerginlik bir endişe mahvolmuştuk, neyse ki yırttım.

SEVDİCEĞE KAVUŞUYORUM ULAN! ehe…