333

Bilgisayarın başındayken kapıdan gelen anahtar sesini duydum. Elinde kesekağıdıyla içeri girdi. Yanımdan geçerken emredercesine mutfağa çağırdı, geçen seferki gibi donut aldığını sandım. Mutfağa vardığımda donutları bir tabağa koyuyordu. Bana baktı, bir buçuk adımda önüme geldi ve “bu böyle olmayacak” gibisinden bir şeyler mırıldandıktan sonra ani bir hareket yaptı, yüzü buruştu ve çenemin altından damağıma kadar giden acıyı hissettim. Refleksle ağzımı açtım ama acı daha da arttı, biraz daha hareket edersem dilimi tümden parçalayacağımı anladım. Bıçağın sapını hala tutuyordu. Büyük ihtimal öleceğimi düşündüm ancak bu şekilde faili meçhul ölemezdim, ben bile neden bunu yaptığını anlamamıştım, kanıt lazımdı. Tırnaklarımın arasına deri parçaları girmesi için boynunu tutup tırnaklarımla sıkarak derisini sıyırdım, böylece otopside DNA’sını bulabilirlerdi. Elimden kurtulup yarım açık çenemin altına saplı bıçakla yere fırlatıp üstümden atlayarak içeriye gitti.

Düştüğüm fayans kanım ve salyalarımla neredeyse kaplanmıştı, bir o kadarı da boğazımdan aşağıya akıp ciğerlerime doluyordu. Ne öksürebiliyor ne de yutkunabiliyordum, acı beynime ilerlemeye başlamıştı. Öleceğim kesindi ancak ya kanımda boğularak ya da kan kaybından olacaktı bu. “Çenenin altından bıçak mı saplanır mınakoyim” diye düşündüm. Bu arada mınakodumun yanına kar kalmasın diye başka ne kanıtlar bırakmalıydım. DNA’sını bulmaları yeterli olmazdı. Mutfağındaki cesetten elbet kurtulacaktı, adını da bilmeleri gerekiyordu, bir yere yazmalıydım. Cep telefonum geldi aklıma, cebimdeydi. Acılarım kat kat artarken kotumun daracık cebinden çıkarmak her zamankinden zor oluyordu. İçerden poşet sesleri geliyordu her an geri dönebileceğinden hangi tuşlara basmam gerektiğini önceden düşünüp yanlışsız yazmalıydım.

“L”nin hangi tuşta olduğunu düşünürken içimden “jkl, 5.tuş, 3.vuruş” dedim. O an kendime gelip ekrandaki “gameboy ve donut kolyem” cümlesini tekrar okudum, kafamı sallayıp derin bir nefes aldım ve yazıyı okumaya devam ettim…

3 Yorum: