390

“jack of everything, master of nothing” sözünü duyduğumda bir hafta boyunca kafamda yankılandı durdu. Türkçede tam karşılığına gelen atasözü var mı bilmiyorum ama anlamı her şeyden bilip hiçbir şeyin ustası olmamaya geliyor ki bu benim.

Şu yaşıma kadar uğraşmadığım kıyısından köşesinden ilgilendiğim çok şey oldu, olmayanlarla da ilerde ilgilenicem. Sonuçta uzak durmam gerekenleri öğrendim ancak üstünde durmam gerekenlere de karar veremedim. Bu kararı insanın lise çağlarında verebilmesi gerekiyor ki ona göre üniversite okuyup sevdiği işi yapabilsin. En fazla yapabildiğim teknik konularda, mekanikte, el becerisi gerektiren şeylerde iyi olduğum ve sayısalda kötü olduğuma kesin karar kılmış olmam. “Teknikte mekanikte iyiyim makine mühendisi olayım ehe” desem matematik yok. Ayrıca bilgisayar teknolojileri ve programlama mezunuyum ama aynı şekilde hala sayısal yok. O halde nasıl mezun oldum?

E be adam madem sayısalın kötü ne diye lisede MF seçtin de böyle durumlara düştün? “O zamanlar kimse elimden tutmadı, geleceğim konusunda yol göstermedi” geyiğine girmem çünkü ben ilkokul 3’den beri “büyüyünce ne olacaksın” sorusuna “ya elektronik ya bilgisayar mühendisi” dediğimde “ama onlar için çok çalışmalısın, matematiğin iyi olmalı" cevabını almama rağmen hayattaki en kesin ideallerimden birisiydi. Sonraları bilgisayar ağır bastı tabi. MF’yi de başıma gelecekleri tahmin edip göze alarak seçtim. Ancak sürekli söylüyorum, söylemeye de devam edicem “MF yerine EA seçseydim kesin reklamcı olurdum!”. Neyse sonuçta bilgisayar programcılığına kapağı attım ancak açıkçası bir bok öğrenmeden mezun oldum, yaa.

Mesela şu aralar parça toplayarak kendi fotoğraf makinemi yapmaya uğraşıyorum, aradığım şekilde metal bulabilirsem sadece portreler için reflektör projem var, para bulursam çelik telle 6-1 zincir zırh yapıcam. Sonra malzeme temin edebilsem amatör roketçiliğe başlıycam, bir ara ekran kartıma su soğutma sistemi yapıyordum ki vakit ve nakit yetersizliğinden yattı. Yine param olsa da malzeme alabilsem, kuyumcu atölyesi kurup takı tasarımına girerdim. Öyle incikli boncuklu da değil, böyle kalıplı malıplı, eritmeli meritmeli, dövmeli mövmeli, emmeli gömmeli eheh… Bir de tuğladan ocak kurup, ham çelik alıp kendi kılıcımı yapmayı düşündüm ama ocak için yer bulamadım lan. Mesela 6-7 yaşındayken oyuncaklardan söktüğüm motorlarla asansör falan yapıyordum. Sonra 4 yıl içinde 5-6 farklı spor dalıyla uğraştım mesela. Aralarında en sevdiğim okçuluk oldu ki bu da aralarında en çok el göz koordinasyonu isteyendi, o yüzden sevmiştim. Okçuluğa devam etmeyi çok istedim de taşınınca yeni eve çok uzak kaldı lan… Değiştirmek demişken şimdiye kadar 4-5 okul değiştirdim. Tabi bunun hiçbir getirisi olmayıp sürekli uyum sağlamaya çalışmaktan mal oldum, tonla götürüsü oldu. Belki de temelim sağlam olmadığı için sayısalımın zayıf olmasının nedenlerinden biri de budur ha? Sadece izleyerek bu teknik konuları çok iyi kavrıyorum mesela. Beni ormana sal, sırf Ultimate Survival’dan gördüklerimle hayatta kalırım ki mesela. Bana malzeme ver, sırf OCC’de gördüklerimle motor birleştiririm ki mesela. Biraz kasar belki ama yaparım lan, ne ki eheh… Ortaokulda bu özelliklerimi pek bilmiyordum tabi, ablam önceden görmüş de aşçılığa ağırlık vermemi söylemişti. Kulak asmamıştım tabi, şimdi ne zaman salata yaparken doğradıklarımı televizyonda ustalardan gördüğüm şekilde hızlı hızlı aynı boyda dilimliyorum. İzleyerek öğrenebiliyorum demiştim eheh…

Kafede oturuyoruz, aklıma bir şey geliyor, anlatıyorum hemen karşımdakine “bak şimdi şunun için şöyle bişi yapsak, hatta şunlardan kullanılır yaparken haa, hatta…” diye hatta’ları uzattıkça garip garip bakıyor, he deyip geçiyor falan. Tanıdığım çoğu insanın aklına iğne deliği fotoğraf makinesinden yola çıkıp el yapımı kompak makine yapmak gelmiyor tabi. Gerçi benim gibi olan Harun var sadece. O da böyle ancak o da bilgisayar mühendisi, onun sayısalı benden iyidir ancak o da memnun değil ha…
İşte, ben bu tür şeyleri yapmaya yatkınken, bu yeteneğimi kullanmak için bir meslek seçmekte de başarılı olamadığımdan zaten mezun olduğum programcılığa ağırlık vermeye karar verdim. Yazıda neler anlattım sonunda ne söyledim görüyor musun?
Lanet olsun sayısala, lanet olsun yeteneğimizle değil de ezberimizle sınayan sisteme…
“Nalet olsun atom fiziğine!..”

3 Yorum: