270

Lisedeyken “olm ne biçim hayat lan bu, ortaçağda yaşasaydım keşke. Kesin blacksmith olurdum haa, hey yavrim…” diyip duruyordum. Demirci değil yalnız, blacksmith =P

Çok severim ben o çağı, o kılıçlar, zırhlar falan, of lan. Evet aslında çağı değil silahlarını seviyorum. Blacksmith olmak isteme nedenim de ondan. En önemli zanaat lan! Herkes eline bakıyor. Hatta okulu neyim bırakıp Bursa’da eski usulü bilen bir bıçakçının yanına çırak olarak girip ustalaşınca kendi kılıcımı yapıp satmayı, benim gibilere kurs vermeyi falan düşünüyorum da yemedi tabi ki. O gazla büyükçe bir çiviyi ısıtıp döverek cep çakısı kıvamına getirmiştim ki aklı başında insanın yapacağı iş değil. Ondan sonra da Harun’la tanışınca baktım bu da benden “olm kendimiz ocak mı yapsak lan?” geyiğine girdik, tabi o da yattı haliyle ehehe…

Kılıçlardan en sevdiğim yoktur ama long sword’a sempatim vardır, kodu mu yardırır. Ancak zırhlardan platemail’i hiç sevmem. Hem yapması zor hem giymesi hem de giyince hareket etmesi. En güzeli sık dokunmuş, platemail takviyeli chainmail’dir. Hem daha sık durur hem daha kolay hareket edersin hem de kas gücü değil el emeği göz nuru bir üründür, yani bildiğin kazak ama çelik halkalardan oluşuyor işte lan =P

Her hoşuna giden şeyi kendi üretmeye çalışan ben bu chainmail’i kendim yapmayı hiç düşünemedim. Başkent-Con’da bir eleman örnek getirmiş nasıl yaptığını falan anlatıyordu ki o an dank etti! Ulan nasıl olur da ben bunu düşünemem diye kendime kızdım. O gazla eve gider gitmez zırhın ve yapıldığı malzemelerin çeşitlerini, nasıl yapıldığını falan iyice araştırdım. 1 metre bakır telle deneme yaptım ama bana gereken 3mm’lik çelik tel lan. Bakır kararıyor arkadaş. Onun da kendine has havası var ama heaa. Madem o kadar emek verecem tam olsun ama istediğim gibi çelik tel bulamadım ki lan!

Hele bulayım o zaman daş gibi 1-6’lık tunik yapacam, oh bebek…

0 Yorum: