Yanıma yaklaşmaya korkan kedileri hiç sevmezdim. Hatta onlara yaklaştığımda kaçmaya başladıklarında “vay göt” diyip yoluma devam ederdim. Bunun için artık kedileri değil insanları suçluyorum. Genelde pisipisi diye çağırmaktan çok konuşarak çağırmayı tercih ediyorum. Çünkü eskiden olduğu gibi insanlar kedilere yemek vermek için çağırırken söyledikleri “pisipisi” artık onları ürkütüyor. Eğer bir insanın azından o tıslama sesi çıktığını duyduklarında direk alarma geçiyorlar. Hatta direk topuklayıp kaçan kediler bile gördüm, o derece.
Mesela Trabzon’da olduğum süre boyunca onca kedi görmeme rağmen bir tek kedi yanıma geldi. O da balıkçı barınağındaki 5 kedinin içindeydi. Diğerleri öyle ürkek ki, davranışlarından adeta gitsem mi gitmesem mi diye kararsız kaldığını anlayabiliyorum. Diğerleri gelmek istiyor ama içgüdüleri engelliyor bu da adeta “ne var olm işte zarar verdiği yok ki” dercesine onlara bakmasına rağmen hala o kararsız bakışlarla bana bakmaya devam ediyorlardı ancak bu sefer tetikte olmaktansa bir yere oturup bakıyorlardı.
Gözlemlediğim kadarıyla annesinin insanlarla arası nasılsa yavrusunun da öyle oluyor. Zaten hayvanlar bunları kendisi tecrübe etmeye kalksa hayatta kalmaları çok zor. Bu evimize ilk taşındığımızda camımıza bir kedi gelirdi sürekli. Baya bir süre dışarıda besledik. Hatta kışın karton kutu içine minder ve sıcak su dolu kavanoz koyardık orda uyurdu. Hamile olduğunu fark ettikten sonra birden ortadan kayboldu. Ardından çöpte kutu içinde daha göbek bağı düşmemiş bir yavru buldum annem de eve almama izin vermişti. Aynı önceki beslediğimiz kediye benziyordu, hatta onun yavrusu olduğuna emindim. Büyüdükçe annesiyle benzerlikleri de çıkmaya başladı. En sonunda ise birden ortadan kayboldu.
Yazıların sonlarını bağlayamıyorum ya, hakikaten üzüyor bu beni lan.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
|
O yanına gelen kedinin karizması olmuştur. "oolm bak insanlarla takılıyorum artık, siz fareden de korkarsınız kesin." diye dalga geçmiştir filan.