263

İki haftadır “olm 5-10 liram var sadece” diye geziyorum etrafta. Yarın da Harun’un doğum günü, babamdan para isteyim bari yoksa yolda kalacam diye yanına giderken “lan dur zulaya bakıyım belki sayfaların arasında görmediğim 5 lira falan çıkar” dedim. Yüzüklerin efendisi serisinde saklıyorum paralarımı. Birikenler birine, harçlıklar birine… Kralın dönüşünden 90 lira çıktı beaaa! =D Ulan nasıl mutlu oldum ha! Kitaba karşı sevgim katlandı lan ahahahaha…

Muhtemelen lens parası diye biriktirdiğim para bu. Kullanılmayacak bu para diye beynimden öyle bir silmişim ki varlığını. Yemişim lensini lan! Yarın parayı pastaya yatırırım ki. Üzüldüydüm herif benim doğum günümde pasta neyim aldı ben alamıycam diye eheheh…

262

Apartmandan çıktıktan 1 dakika sonra dışarıda olduğumu fark ettim. Mal gibi “oha dışarıda mıyım la ben?” diye olayı idrak etmeye çalıştım. Meğersem ev ile dışarısı arasında sıcaklık farkı az olduğundan böyle olmuşum. Bizim bakkal gençken İsviçre’de bilim adamıymış, o açıkladı…

261

Lorem ipsum rulez hell yeah!...

260

Arcane’in bu yazısını okurken hatırladım, kötü oldum.

Yüzüklerin Efendisini okumaya başladığımda her kitap için başlama bitiş tarihlerini yazmıştım bir kenara. Seneye o tarihler geldiğinde o kitapların en sevdiğim bölümlerini tekrar okuyacaktım. Bunu 1-2 sene yaptım sadece. Şimdi o yazdığım yeri de tarihleri de hatırlamıyorum. Tek hatırladığım lise 1’in yaz tatiliydi ve seriyi 39 günde bitirmiştim.

Hep 2. kez tamamen, sindirerek okumak istedim o seriyi. Yaklaşık 5-6 sene geçmiş üstünden lan! Vizeler biter bitmez başlıyorum. Üstelik tarihleri de buraya yazarım kaybolmaz ehe…

259

237’deki gibi yazmak için 6 aydan fazla bekledim. En sonunda yazdım falan ama yine yazamıyorum lan! Her zaman gelmiyor böyle yazıya dökülebilecek türden şeyler.

Zaten çoğu kişi anlamadı da olayın aslında ne olduğunu, ayrıca açıklamak zorunda kaldım ki hiç sevmem lan. Hayır Pisihole’a da bu tür yazılarımı yayınlamak için üye oldum, ne zamandır tık yok lan. Aklıma geldikçe sinirleniyorum…

258

Burç muhabbeti iyidir güzeldir de her an, her dakika yapmayın şunu be!

257

“Lasombra” kelimesini duydukça, okudukça tedirginleşiyorum lan.
Vampire The Masquerade oynuyoruz. Bu lasombra şerefsizleri yüzünden baya dertler açıldı başıma, ondan…
Aslında oyunda olanları anlatmak isterdim de o zaman blog çöplüğe döner. Bunun için ayrı blog açsam yeridir haa…

256

Bazı geceler çok duygusallaşıyorum. Salak gibi ağlamak istiyorum falan… Neden bilmiyorum da ha.

+Belki ip ilginç beni ele geçirmeye çalışıyorlar ben de bilirsizce karşı koyuyorum sonuçta da böyle duygularım kabarıyordur ha? Belki 1 haftadır sadece Iron Maiden dinlemenin etkileridir? Belki içten içe kendimi iyice bok gibi görmemdendir hı? Ne diyorsun bu işe Ceymi’ciğim?

-Sana sevgili lazım abi.

+La yörü git!

-Valla bak…

+La yörü!!! *çap!* (ayağı yere vurarak kaçırmaya çalışma efektiydi bu)

255

Bazı geceler Harun’la “hadi l4d yapalım lan” diyip doyasıya zombi kafası patlatıyoruz. Mikrofonla da rahatça iletişebildiğimizden daha bi zevkli…

Yalnız bildiğin zombi değil, koşuyorlar baya baya. Hatta hayvan gibi zıplayıp, tırmanıp olduğun yere geliyorlar falan. Asıl zevki de bu veriyor, yoksa mıy mıy şeyleri vurmakla ne uğraşacam lan. Sonra değişik zombiler de var, onlar da ayrı bir tat katmış.

Hunter’lar tecavüzcü coşkun edasıyla üstüne atlıyıp tepiniyor. Zombi olmadan önce baya sportif bir elemanmış zira damdan dama geziyor.
Smoker’lar 50 metre uzaktan dilleyip kendine çekiyor. Zombi olmadan önce gırtlak kanseri olmaya yakınmış bu, zira pis pis öksürüyor hem ölünce de patlayıp ortalığı duman yapıyor.
Boomer’lar üstüne kusuyor, zombicanlar da sanki kamyondan beleş bir şeyler dağıtılıyor gibi üstüne çullanıyorlar. Bunun zombi olmadan önce ne olabileceğini bilemedim.
Tank’lar bildiğin öküz, yerden beton söküp atıyor, kodumu 50 metre uçuyorsun falan. Bunlar spor salonunda steroidle kas yapan elemanlar, zombi olunca iyice şişmişler.
Witch’ler bildiğin ergen! Ergen genç kızımız zombi olur ve karanlıkta cıbıl cıbıl oturup emo/gotik edasında ağlamaya başlar ama o ağlama sesi çok rahatsız ediyor be. Ayrıca kodumuydu tam koyuyorlar ha, öyle böyle değil, ergen gücü ehehe…

Bir de mermi bitmesin diye eline 2 tabancayı alıp salak salak uzaktan gezinenleri vurmak süpersonik zevkli zira tabancaların mermi sorunu olmuyor. Dibine gelince de dipçikle ağzına çarpıp geriye sendelerken mermiyi kafasına çakıp patlatıyoruz falan, zevkli lan, seviyoruz da hep 2 kişi oynuyoruz be…

254

Sevgili Google, senin azını burnunu kırarım! Ne lan bu yavaşlık?
İş yapamaz oldum senin yüzünden. Hayır bana mı garezin var sadece anlamadım ki…
İnsan ol iki dakka lan!

253

Ankara soğuğundan eve gelip saç kurutma makinesiyle süpersonik şekilde ısınmak kadar süpersonik bir şey yok lan!

252

Aynı isimli insanlar neden genelleme yapacak kadar çok birbirlerine benziyorlar anlayabilmiş değilim...

251

Geçen bobiler’e yaptığım monte ana sayfa olmuş lan. Ne kadar sevinçliyim anlatamam! =P
Hiç beklemiyodum ki...

250

Wheee 250. yazı ki bu! =D

Bir süre ara vermek bana yaramış sanki, hep kısa yazıları çıkıyor.

Ara sıra saçma salak anketler açıyorum ya, tamamen sıkıntıdan onlar. Yazı yazasım oluyor ama yazacak bir şey olmayınca anket açayım diyorum ben de…

Ben yokken o takip şeysine nolmuş lan öyle? Hiç güzel olmamış. Önceden yeni takipçi olduğunda tek tıkla açabiliyordum şimdi 3-4 tık gerekiyor be…

Bu arada sevgili takipçiler, tek tek bakıyorum hepinizin sayfasına.

Alt tarafa banner koydum ya “Lawful Stupid” diye, çok seviyorum lan onu. Dungeons & Dragons oyun sistemiyle dalga geçiyor bu. Sistemi bilmeseniz bile süper yarıcı diyalogları anlayabilir insan. İlk başladığımda “olm bu ingilizcemle bunu okuyabilir miyim ki” desem de baya baya okuyorum ben, siz de okuyun eğlenin diye koydum onu oraya.

Bannerın altında da şuan ki okuyucu gösteren sayaç koydum, aynısı masa üstümde de var. Yani siteye girdiğinizde anında görüyorum sizi ehe… Gerçi aynı anda 4 den fazla okuyucu hiç olmadı diyecektim ki şimdi baktım 1 seferliğine 8 kişi olmuş ehehehe =P

50 yazı öncesine bakayım dedim, teee kasım’da kalmış lan, yuh! Bide analystic verilerini yazmışım sonraki 50.yazıda da yazayım diye. Ne yazacam lan! 5 ay olmuş lan!
Gidiyorum lan ben…

249

Cnbc-e dizilerinin 24’den sonraki tekrarlarını izlemek kesinlikle daha keyifli. Çünkü 1 reklamdan sonra hemen geri başlıyorlar…

248

Yazılarımın Google Translate ingilizcesi ile okuyup okuyup kopuyoruz =)

247

Çanakkale’ye hala gidememiş biriyim ben. Bi nasip olmadı lan…

246

Yeditepe İstanbul ne güzel diziydi be…

245

Torik çok tatlı lan! Tatlı olmasının Tori Amos’a torik dememle alakası yok, tatlı hayvan.

244

1 ekmeği kaşar, ketçap ve icetea şeftali eşliğinde gecenin köründe, yatmadan hemen önce bitirip sabah kahvaltı yapmak yerine maden suyu içtim.

243

Kışın “enee negzelmiş orası" diyip garaj damına çıkıp fotoğraf çekmeyin, çektirmeyin.

İnsanın elleri üşüyo lan…

242

Vanilyalı mum almıştım 1-2 ay önce. Böyle küçük konserve kutusu içinde hem de. Metal kutu fetişi gibi bişey olduğumdan hemen aldıydım. Dayanamadım açıp yaktım bugün. Yanarken hiçte koku yaymıyo lan bu, çok sinirlendim!
Bende “Lan bu tenekenin içinde zati, ben bunu eriteyim içine tarçın neyim katarım içine ağağağ” dedim, yaparım da…

241

Odasında kargaburnu, pense, boy boy tornavida takımı, maket bıçağı, çakmak vs. bulunması gereken bir insanım. Zira sık sık lazım oluyorlar ve alet dolabına gidip gelmekten sıkıldım. Param olsa alacam da yok ki lan. Ayrıca alet dolabı dediğim de baya baya dolap ha. 2 metrelik ayakkabı dolabının alt yarısı. Mesela alıp götürün onu, babam da ben de napacağmızı şaşırırız, o derece…

240

Kaç gündür yeni makinemle yıldız fotoğrafı çekeyim diye bulutların dağılmasını bekliyorum. Uyanınca baktım ev soğuk biraz, kaç derece ki hava diye dışarıdaki termometreye bakayım dedim. Lan karlar yan yan gidiyo resmen be! Baya baya yere paralel ilerliyorlar… nisanda anca çekebilcem heralde…. Ama çok tatlı yağıyo lan =P

239

33 gün lan, en son o zaman yazmışım. O zamanlar Trabzon’daydım tabi. Gelmeme yakın baya baya sıkıldım be. Ankara’ya döneli de 23 gün oldu ama nisan ortasında geri dönücem bee…

Gelmeden önce 2 şey için sabırsızlanıyordum da birini unuttum ha… Kutay Frp oynamaya başladıydı ki bende yılların ukdesidir bu. Oyundan birini çıkaracaklarmış yerine de ben girecektim, diğerini de unuttum lan.

Buraya geldikten sonra neler yaptım tek tek anlatacak değilim ama 400D aldığımı söylemeden de geçmem lan =D Trabzonda tüm gün evde olduğumdan 200 kadar para biriktirebildim, bizimkilere “ben analog makine alıyom bari karanlık oda kursuna gidiyim de banyo beleşe gelir” dedim. Baktılar param var, harbi harbi alacam “olm onların modası geçti nie alıyon ki” falan dediler ikna edemedim, iyi ki de edememişim. Bu sefer ben daha Dslr lafı etmeden onlar dijital al bari diyip çat diye koydular nakidi önüme bir süre kendime gelemedim =P Hele makineyi alırken yanımda Harun vardı “gerçek mi lan bu şimdi? Alıyorum bak, alıyı mı?” diyip durdum eheh…

Monoton düzenim öyle bir bozuldu ki yazı yazamaz oldum lan. Hatta sürekli mesajlaştığım “überzonik” zombiyle bile mesajlaşamaz oldum. Google Reader’a bakıyorum 175 yazı birikmiş, 200 olsun hepsini okuyum diyorum. Bu 225’e 250 olsun demekle devam etti. Bu arada kimse “niye yazmıyon olm bişey” de demediğinden “lan zaten takip edenler de çık sallamıyolarmış beni” diyerek iyice saldım. En son 275 civarlarında “eaytere böeaaa!” diyerek çarptım azına 200’e düşürdüm. Bu hafta yazmayın da bitirip rahat edeyim lan, hadi lan… Tabi 175’lerdeyken “abi bunları bitireyim de yazacak bir şeyler gelir aklıma” demiştim. Onun yerine dışarı çıktığımda 6’dan sonra eve gelip kendimi oyun oynarken buldum. Üstelik sınavlara 1 ay var lan! Gerçi artık yok o kadar ama hala çalışmadım. Elime alabilme olasılığım gayet yüksek gözüküyor.

Bu arada “nerelerdesin” diye soran tek kişi Rectoa’ya tişkür ediyorum, gözümsün eheh…