411

Fark ettim ki, mektup sonlandırmak düz yazı sonlandırmaktan daha zormuş.

410

Bir heves Kyle XY’a başladım ama başlamaz olaymışım lan. Ben hayatımda bu kadar mal bir yapım görmedim. Senaryoya diyeceğim yok, temel gayet sağlam ama sonlara doğru onu da batırdılar. Üstelik bölüm başı ortalama 2 kritik hata var lan. Ortalama 2! Üstelik dikkat etmememe rağmen göze sokarcasına duruyor orada. Kimse de “abi bak burada mantık hatası var, senaryo hatası var” dememiş mi? Dediyse kesin yapımcı susturmuştur masraf çıkarmasın diye. O derece saçma hatalar var…

Yapacağın işe sıçayım abc! Ulan götler bari finali adam gibi yapaydınız lan. O kadar 43 bölüm çekip finali bırakmak olur mu lan! 30 saatimi resmen boşuna harcadım lan. Bundan sonra izlediğim dizi bozarsa aha düzeldi aha düzelir diye devam etmem lan.

Ya ben, lan neyse tamamnaskym…

409

Sonunda temayı değiştirdim ya, çok rahatladım be.

408

Sinir patlaması yaşayan insanları izlemeye bayılıyorum lan. Mesela Scrubs’daki Dr.Cox ve en güzeli Professor Layton serisi. (1. 2. 3. 4. 5.)

Aslında bunu önümde yapsalar gerilirim be.

407

Kedilerden bahsetmişken, beynimin derinliklerine gömdüğüm bir travmayı hatırladım. Hakkari’deydik, 1. sınıfa falan gidiyordum o zamanlar. Bir kedi yavrusu bulmuştuk arkadaşla. İkimizin de annesi eve almamıza izin vermemişti. Mecbur dışarıda bırakacaktık, kazan dairesine koyduk eve gittik. Gece köpek havlamaları falan duymuştum. Ertesi sabah ise kazan dairesinin çok uzağında kedinin köpekler tarafından boğulmuş vücudunu bulmuştuk.

O yaşta aklıma böyle bir şey geldi mi gelmedi mi bilmiyorum ama bunun nedeni annelerimizin kediyi eve almamıza izin vermemesiydi. Eğer almış olsaydık o kedi köpekler tarafından boğulmayacaktı. Yine de onların eve almama nedenleri de büyük ihtimal kendi yavrularını korumalarıydı.

Bunu en son 10 yıl önce falan arkadaşlarıma anlattığımı hatırlıyorum ama o zaman bile böyle düşünmemiştim. Teee o zamanlarda yaşadığım olayın şimdi bende böyle etki yapmasına ne demeli?

406

Yerden geçen sıcak su borusunun üstünde kedi gibi ayaklarımı ısıtırken etrafı incelemek çok eğlenceli. Her zaman gördüğün kendi evin ama eğlenceli işte…

405

Yanıma yaklaşmaya korkan kedileri hiç sevmezdim. Hatta onlara yaklaştığımda kaçmaya başladıklarında “vay göt” diyip yoluma devam ederdim. Bunun için artık kedileri değil insanları suçluyorum. Genelde pisipisi diye çağırmaktan çok konuşarak çağırmayı tercih ediyorum. Çünkü eskiden olduğu gibi insanlar kedilere yemek vermek için çağırırken söyledikleri “pisipisi” artık onları ürkütüyor. Eğer bir insanın azından o tıslama sesi çıktığını duyduklarında direk alarma geçiyorlar. Hatta direk topuklayıp kaçan kediler bile gördüm, o derece.

Mesela Trabzon’da olduğum süre boyunca onca kedi görmeme rağmen bir tek kedi yanıma geldi. O da balıkçı barınağındaki 5 kedinin içindeydi. Diğerleri öyle ürkek ki, davranışlarından adeta gitsem mi gitmesem mi diye kararsız kaldığını anlayabiliyorum. Diğerleri gelmek istiyor ama içgüdüleri engelliyor bu da adeta “ne var olm işte zarar verdiği yok ki” dercesine onlara bakmasına rağmen hala o kararsız bakışlarla bana bakmaya devam ediyorlardı ancak bu sefer tetikte olmaktansa bir yere oturup bakıyorlardı.

Gözlemlediğim kadarıyla annesinin insanlarla arası nasılsa yavrusunun da öyle oluyor. Zaten hayvanlar bunları kendisi tecrübe etmeye kalksa hayatta kalmaları çok zor. Bu evimize ilk taşındığımızda camımıza bir kedi gelirdi sürekli. Baya bir süre dışarıda besledik. Hatta kışın karton kutu içine minder ve sıcak su dolu kavanoz koyardık orda uyurdu. Hamile olduğunu fark ettikten sonra birden ortadan kayboldu. Ardından çöpte kutu içinde daha göbek bağı düşmemiş bir yavru buldum annem de eve almama izin vermişti. Aynı önceki beslediğimiz kediye benziyordu, hatta onun yavrusu olduğuna emindim. Büyüdükçe annesiyle benzerlikleri de çıkmaya başladı. En sonunda ise birden ortadan kayboldu.

Yazıların sonlarını bağlayamıyorum ya, hakikaten üzüyor bu beni lan.

404

Yemekte acıyı hiç sevmem. Bir anda beyindeki tüm sinirler ağızdaki sürekli yanmaya odaklanmışken ben yemekten nasıl zevk alayım ki? Üstelik acı ve baharat imgesi beynimde oluştuğu veya gördüğüm anda psikolojik olarak burnum terliyor benim. Eskiden yoktu bu, kendi kendime psikolojik alerji ürettim. O derece sevmiyorum acıyı. Şu an bile terledi burnum. Ama oturup sadece acı biber turşusu yediğim olur o başka…

403

Karabatak kadar izlemesi zevkli olan bir kuş yok lan. Her suya daldığında nereden çıkacağını tahmin etmeye çalışmak, uzun süre çıkmayınca da “aha boğuldu mu lan yoksa eki eki” derken birden ortaya çıkması. Üstelik çıktığı yerin de tahmin ettiğin yer olmaması, bu sefer tutturcam diye tekrar dalmasını beklemek falan…
Geçende arabadayken ağaçta gördüm bunları sürü halinde, gayet garip bir andı.

402

Doktor Oetker reklamlarını yenilemeli artık. Hani şu kremşanti reklamı var ya, işte o reklam ben orda oynayan kızla yaşıtken çıkmıştı. Ben de aşık aşık izlerdim o zamanlar. Yaklaşık 10 yıl falan oldu galiba hala aynısını gösterip duruyorlar. Her 2 günde bir karşıma çıktığında da bi garip oluyorum lan. Kaldırın şu reklamı yoksa ben de sizin küçükken aşık olduklarınızı bulur karşınıza çıkarırım her gün.

401

-Sen de yüzünü böyle gerdirmek ister misin?
+Nasıl böyle mi? Hayır gerek yok, benim sarkmaya karşı önlemim var.
Yeni loreal revitalift bikbik bik…

-O zaman düşün bakalım neden sana böyle bir soru sordum. Demek ki kullandığın işe yaramıyor.
+…

Şöyle mal mal ithal reklamları yayınlayıp durmasalar keşke...

400

Meeh, 400. yazı işte…
Uzun süredir bunun yazısını yazmaya da üşeniyorum ha. Hatta bunu yazmadığım için yayınlanacak bir sürü yazı birikti.

Blogla ilgili bir şeyler demek gerekirse, bir aralar yazılara tag koyuyordum, sonradan sıkıldım bıraktım. Sonra yandaki izlediğim blogların linklerini kaldırdım. Çünkü onlardan çok daha fazla okuduğum blog var. Bir de hala temayı değiştirmeyi düşünüyorum. Hatta bir ara wordpress’e geçmeyi de düşündüm de, burada yazılarımı yayınlamaktan başka yaptığım bir şey yok. Yani çok interaktif şeyler yapmıyorum. Wp’de işime yarayacak çok da bir şey olmayacağından vazgeçtim. Fikrimi değiştirebilirim de belli olmaz. Hele bi temayı değiştireyim de o zaman düşünürüm.

Bu arada merak ediyorum da, acaba 164 kişi içinden veya dışından kaç kişi yazılarımı okuyor? Demek isteğim gerçekten okuyor?