62-Farkındalık

6. yazımı okumuş. Nerden gördüm blogunu da okudum bilmiyorum demişti ama doğru söylemediğini biliyordum. Yazmaya başladıktan sonra ya takip ediyordu ya da Harun’un blog’undan görmüştü. Konuşmamız lazım diye mail atmış. Msn’de tamam konuşalım blogdaki yazı hakkında mı alan dedim, yazdığı iletilerden anlamıştım okuduğunu.

Buluştuk hiç istemiyordum aslında buluşmayı. Açıklama yapmaktan değil birbirimizi görünce “kötü” olduğumuz için istemiyordum. Neyse, buluştuk anlattım böyle böyle… “İyide biliyordum zaten bunu ben, anlatmıştın” dedi afalladım ben iyice. Sevineyim mi üzüleyim mi bilemedim. Tabi yüzündeki ifadeyi görüyordum, sövüyordur kesin diye düşündüm.


Sonra baya bir sessiz aldık. Ara sıra konuştuk böyle havadan sudan. O ara ben nedense böyle mutlu gözükeyim suratım asılmasın havasına baya kaptırdım kendimi, paso sırıtır oldum.

Sonra zorlada olsa açtı yine eski konuları, halbuki ben hiç konuşmadan ayrılmayı umuyordum. Neler konuştuk tam hatırlayamıyorum ama bir yerde yaptığımız hataların konusu geçti. İşte orada son görev misali ayrılığın “tüm” suçunu üslendim, “her şey” benim sorumsuzluğumdan oldu dedim. Bunu o söylemek istiyordu ama beni kırmaktan korkuyordu, sezdiğim için onun aklındakileri ben söyledim. Hiç de öyle düşünmüyorum aslında. Hatta ilişkiyi ben bitirmekten korkardım, düşüncesinden bile korkardım. Evet ikimiz sayesinde bitti bu ilişki diye düşünüyorum.

Sonuçta her ayrılığımızda olan bir şey oldu yine, gururumu hiçe saydım. her zamanki gibi duyunca mutlu olacağı şeyi söyledim.

Kafeden çıktık yürüyoruz, “aslında başka birisini bulmayı düşündüm, hatta benle ilgilenenler var ama buluşalım diyorum sonra iptal ediyorum” falan dedi. Nereye getirecekti lafı anlamadım ama “ben de düşündüm başka birini bulsa keşke falan diye düşündüm” dedim. Evet hakikaten istiyordum çünkü artık beni düşünmesini istemiyordum.

Sonradan tesadüfen facebook’una baktım, birisini bulmuş. Sonra fotoğraflarına baktım, benim çektiğim fotoğraflarına. Yazdığı yorumlarda ne güzel gülmüşsün falan filan demiş gülüşüyle ilgili benzetmeler yapmış. O an neler hissettiğimi asla tarif edemem. O fotoğrafları ben çektim, orda güldüğü kişi bendim! Sonra birisi gelip sevgilisi olarak o fotoğraflara yorum yapıyor! Zaten ben İstanbul’a yola çıktığımda ayrılmış. Gerçekten beni unutmak için birisiyle çıkacağına ihtimal vermezdim, madem birini bulmuş ciddidir diye düşündüm ama hiç o’nun tipi birisi değildi bulduğu. O sırada Ozanla konuşuyordum, “abi unutamadın sen o kızı” falan dedi yine. “unuttum olm, koyuyor sadece bunları okumak ama ne diyim birini bulmasının iyi olacağını söyledim” dedim.

Ondan hep O diye bahsettim. Onunla ilgili beklide son yazımda ismini söylemezsem saygısızlık etmiş olurum diye düşünüyorum. Adı Gaye, 4 yılın ortalama 3 yılı en yakınımdaki insan oldu, sevgilim oldu, ayrılıklar oldu, özlediğim oldu, uğruna ölmeyi göze alabileceğim oldu… Sonra istenmeyen şeyler oldu, “keşkeler” oldu, ama kurtuluş olmadı, bitti.

Geçen o depresif yazıyı yazdım, ertesi gün o iğrenç gerçeğin farkına vardım; başta olayın şokuyla aniden unutabildim ancak ayrılığın acısı yeni çıkıyor, unutamadım! İğrenç olmasının nedeni unuttum sanıp aslında unutamadığını kendine itiraf etmek….

Not: Ayrıca tamamen format dışı bir yazı olduğu için kendine has başlığı da var, yaaa....

0 Yorum: