Kedigiller kadar mahremiyetleri hiçe sayılan bir tür yoktur. Belgesellere bakın, genelde aslan olur, kaplan olur, çita, leopar olur hep bunlardan var. Takip ediyorlar hayvanları, affedersin zıçarken bile yanlarındalar ama bize göstermiyorlar tabi. Ben de bu kedigillerin mahremiyetine dalanlardanım. Sadece kedi bulabildiğim için diğerleri kurtuluyor benden. Bulaşmam onlara zaten, ne bulaşacam lan.
Yolda kedi görsem dalaşmadan duramam, yolumu değiştirir takip ederim. Hele ki yanımda makinem varsa bide adeta belgeselci havasında yaklaşırım hayvana. Karacan akademi’nin arka tarafında 2 kedi ailesi yaşıyor. Oraya geçmek için pencereden atlamak gerekse de kedi ve fotoğraf sevgisiyle gözüm hiçbir engel görmüyor eheh… Hayvanların mahremiyetini geçtim onlar beni mahremlerine almışlardı ki kurs bitti kurtuldular benden.
Ha ama insandan korkan kedileri hiç sallamam, hele pisi deyince kaçanlardan. Kesin bir şekilde insanlar korkutmuş onu, ben de üstüne gidip daha da korkutmak istemem. Ancak ille de gel lan buraya sevecem diye peşinden gittiğim kedi beni takmazsa “kedi uzanamadığı ciğere mundar der” atasözünü uygulayıp senle mi uğraşcam lan der yoluma giderim. Öyle de kedi huylu oldum. Evde de bizimkilere mivaylayarak bir şeyler anlatmaya çalışıyorum zaten…
|
sokak kedileri kadar güzel hayvanlar yok yahu. mesela cins kediler bir cins oluyorlar. ama sokak kedileri çok candan, pisi diyince miyav la karşılık veriyolar, sonracığıma hayatını paylaşıyo senle, kardeşi hısım-akrabası varsa anlıyosun depişmelerinden. tabi bunların da cins olanları var ama olsun. güzeller, annemlerden ayrı eve çıkınca evlat edinecem bi tane.
Aynen. ama ben babamdan ayrı eve çıkınca edincem (öeh) =P
Kedi, hemstır, belki kuş, su kaplumbağası gibi şeyler düşünüyorum. kendi ailemi kurcam, tehey yavrum =)