Küçükken süper sportif bir insandım. Ancak süper hiperaktif olduğumdan ailem gönderiyor da olabilir.
3. sınıftayken başladım spora.
Taekvando’yla başladım, kırmızı üzeri siyah kuşağa kadar geldim ama sihay kuşak için Ankara’ya müsabakaya gelmek gerekiyordu, korktum, “yemişim siyahı” diyip bıraktım. Zaten en çok vaktimi alan spor buydu.
Sonra nasıl oldu hatırlamıyorum, bir şekilde jimnastiğe yazıldım. Onda da hoca değişti bir kaç ay sonra, bıraktım.
Bu ikisini uçtu spor kulübünde yaptım, Tokat’a son gittiğimde baktım hala açıktı kulüp ama gidip hal hatır falan sormam, yapamam öyle ben eheh..
Bunları yaparken aynı zamanda da izciliğe devam ediyordum tabi.
Efendime söylüyüm jimnastiği de harcadıktan sonra güreşe ve yüzmeye de yazıldım ancak onları Ankara’ya taşınmamız dolayısıyla bıraktım.
Ankara’ya geldikten bir süre sonra okçuluğa yazıldım, eve de yakındı hem çoh sevdiydim ha. Bu sefer de Dikmen’e taşınmamızdan dolayı git gel zor olur diye bırakmak zorunda kaldım. Zaten en sevdiğim okçuluk olmuştu, bırakınca içimde ukte kaldı be…
Daha sonra da sporla falan hiç alakam kalmadı. Kilo alan biri olsaydım şimdiye göt göbek olup çıkmıştım. Mesela bir yıl falan olmuştur bizim buradaki spor salonu açılalı, o zamandan beri kaydoluyum diyorum ama olamadım hala.
Bıraksalar okçulukta ilerlerdim lan ben!
163
Etiket:
ankara,
güreş,
hiperaktiflik,
izcilik,
jimnastik,
küçüklük anıları,
okçuluk,
spor,
taekvando,
tokat,
ukte,
x üzeri y kuşak
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
|
öncelikle bu yazıyı yazdığın için teşekkür etmekten kendimi alamıyorum. zira şişmiştim ''yaz yaz'' demekten.
sen de herbişey yapmışsın be mübarek. ama güzel şey, takdir ettim. içinde ukte kaldıysa da o uktenin orda büyümesine izin verme derim.
Ay kız yaşlandık ayol. Bu yaştan sonra güler konu komşu...